Hazine ve Maliye Bakanlığı, önce bankalara borçlu şirketlere karşı taviz şartı getiren bir açıklama yaptı:
Buna göre, bankalar, borçlarını geri ödeyemez hale gelen şirketlere kredi vermeye devam edecek, borçların vadelerini uzatacak ve faizleri düşürecek, kur artışı nedeniyle limit aşımı olan krediler kapatılamayacak, kur artışı nedeniyle teminat değeri risk tutarını karşılayamaz hale gelen krediler için ilave teminat istenemeyecek, borçlar için karşılıksız çek ve protesto edilen senet verme suç oluşturmayacak, bu şirketlere de kredi verilmeye devam edilecek.
Bu tedbirler, bankalarla borçlu “reel şirketler” arasında zararı birbirine yıkmaya dönük güç mücadelesinde, bankaları sıkıştırmaya dönük bir hamleydi.
Bu tedbirlerin açıklanmasının ardından, herhalde büyük bankalar ve bunların bağlı olduğu küresel ve iç tekelci oligarşiden bir karşı şantaj geldi ki – zaten buna gerek kalmadan bu tedbirlerin bankaları batıracağına dönük spekülasyonlarla kur yeniden tırmanışa geçti- Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, açıklanan tedbirlerin bakanlığın resmi kararnamesi değil (kamu bankalarının domine ettiği) Bankalar Birliği’nin “tavsiyesi” olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Yani, tükürdüğünü yaladı.
Kapitalist devlet iktidarı, daha önce de bir çok kez, bankaların (şu “faiz lobisi”) pençesindeki şirketleri kurtarmak için bankalara baskı yapıp geriletmeye çalışmış, ama güç yetirememişti.
Kriz koşullarında kendini yeniden göstermeye başlayan tepedeki tekelci oligarşik kapitalist güçler arasındaki güç ve yeniden paylaşım çekişmesi, önümüzdeki süreçde yeni sarsıntılara yol açacak gibi görünüyor.