Home » DÜNYA » “Syriza” Liberal Reformist Rüyanın Sonu

“Syriza” Liberal Reformist Rüyanın Sonu

Syriza, kemer sıkma paketinin hemen ardından bu kez AB kapitalistleriyle yapılan “yardım” paketi anlaşmasını Yunan Parlamentosuna taşıyarak Yunan işçi sınıfı ve emekçilerine ihanetini ve sermayeye bağımlılığını bir kez daha kanıtlamış oldu.

Seçimler öncesinden “Selanik Programı” diye açıkladığı sosyal demokrat programın bile gerisindeki tutumuyla Syriza, sınıf devrimcilerini aslında şaşırtmadı. Bugün için özellikle liberal solun Syriza macerası sona ermiştir.

Bir müddet daha Syriza hükümet olarak kalabilse de Yunan işçi ve emekçileri kendilerine yapılan bu ihaneti asla bağışlamayacaklardır. İşçi sınıfı tarihinin kara sayfalarında liberal solun ufkunun iyileştirilmiş bir kapitalizm olduğunun sınanmış ve denenmiş ihanet belgesi olarak Syriza yerini alacaktır.

Syriza hükmete geldiği ilk günden bu yana yaptığı icraatlarıyla AB kapitalistleri karşısında bir mücadeleden çok onların zaman kazanmasına yarayacak bir oyalamanın liberal sol kanadı olmuştur.

syriza1

İhanetin baş aktörü Çipras, “başaramadık” yalanının ardına gizlenmektedir. Oysa sınıflar mücadelesinde bir gerçek vardır: Başarmak için asgari olsa bile mücadele etmek gerekmektedir. Oysa Çipras ve ekibi daha en başından “daha” saldırgan olmayan bir kapitalizmle anlaşacaklarının sinyalini vermişlerdir. Bırakalım sol bir içeriği, en geriden bir sosyal demokrat mücadele dinamiği bile sergileyememişlerdir.

Syriza hükümetinin uygulamaları ile kendinden önceki Yunanistan sermayesinin diğer hükümetlerinin uygulamaları arasında hiç bir fark kalmamıştır. Tek fark Syriza’nın soldan bir düzen içi parti olmasıdır. Referandum oyalaması ile elini AB kapitalistleri karşısında güçlendiren Syriza, Yunan işçi ve emekçilerinin “hayır” oyuna rağmen kapitalistlerle ihanetin derecesinin pazarlığını yapmıştır. Oysa Yunan işçi ve emekçileri ezici bir şekilde “hayır” oyu vererek kemer sıkma politikalarına ve kapitalist emperyalist güçlere göbekten bağlılığa karşı tavrını ortaya koymuştur. Sokağı temsil ettiği yalanını ardında alan Syriza milyonların hayır dediği her türlü anlaşmayı imzalamıştır. Hatta sokağın enerjisini referandum yalanı ekseninde sandığa hapsetmiştir.

Syriza’dan zaten daha ilerisini beklemek ham bir hayal olurdu. AB kapitalist emperyalizmine karşı sokağa ve işçi sınıfına yönünü dönmek yerine diğer kapitalist güç odaklarıyla anlaşma yolunu seçenlerin “başaramadık” demesi gülünç bir durumdur. İsrail ile yapılan askeri anlaşmalar, NATO ile yapılan yeni askeri üst anlaşmaları aslında Syriza’nın hangi sınıfın politikalarını yürüttüğünün kanıtı olmuştur.

syriza-israil-AA

Bu son ihanet hamlesi ise artık Yunan işçi ve emekçilerinin sabrını taşırmıştır. Syriza bir dönem sokakta birlikte gaz ve cop yediği milyonlarca işçi ve emekçiyi AB kapitalistlerinin dayattığı teslimiyet anlaşmasını protesto ettiği için gaz, su ve cop darbeleriyle durdurmaya çalışmıştır.

Yunan işçi ve emekçileri yıllar sonra %36 oyla hükümet yaptıkları Syrizanın zaferi karşısında sarhoşluk yaşamışlardır. Ancak bu rüya 7 ay sürdü. Ülkemizde de ÖDP, HDP ve Halkevleri’nin başını çektiği birçok liberal reformist Syrizanin zaferi karşısında “radikal sol yükseliyor”,”hayalet yeniden canlandı”, “Avrupa’da sol yükselecek”, “sosyal Avrupa” hayallerine kapıldılar. Hangimiz kardeş parti olacak yarışına girdiler. Hatta Syriza’nın bu zaferini Türkiye ve Kürdistan’daki seçimlerin altlığı yaparak parlamenterist hayalleri işçi sınıfı ve emekçiler arasında yaydılar. Ama bir kez daha parlamentarizm hayalleri duvara tosladı hem de “hükümet” olabilmişken. Daha önce onlarca kez “sol” adı altında ufku iyileştirilmiş kapitalizm olan örnekler ortadayken bunlar bir anda Syriza’nın parlementerist zaferi ile unutuldu. Oysa sınıf devrimcileri brezilyanın Lula’sını ya da Chavez’i unutmuş değiller.

Asıl çözümüm “hükümet” olmakta değil sosyalist bir perspektifle iktidar olabilmekte olduğunu Yunan işçi ve emekçileri er ya da geç anlayacaktır. Syriza ülkemizde de parlamenterist hayallerin peşinden giden onlarca işçi ve emekçi için ders çıkarılacak bir deneyim olmalıdır.

fft81_mf2769451

Selanik Programı gibi sosyal demokrat ve geri bir programla bile Burjuvazi ile çatışmayı göze alamayan Syriza en başından teslimiyet bayrağını çekmiştir. Bu gün yaşanan süreçte Syriza rüyası kaybolanlar Syriza’yı kurtarma telaşı ile “başaramadı”, “mücadele etti” ama “AB kapitalistleri çok sertti” gibi söylemlerle bu ihanetin üstünü örtmeye çalışmaktadırlar. Yaşanan durumu sadece Syriza ve Çipras’ın deneyimsizliği ile açıklamak, gelişmeleri fazlasıyla basite almaktır. Ancak aslolan bu partinin programıdır; çizgisidir; bunun ifadesi politikalarıdır. Bizler en başından beri bu uyarıyı yaptık. Syriza’nın ufku liberal reformizmi geçmiyor.

Syriza bütün bu teslimiyetçi politikalar yerine gerçek anlamda bütünleşik ve güçlü bir pratik ile yüzünü işçi sınıfına dönebilirdi. Syriza bunun yerine her defasında “şartları az daha yumuşatın” kavramı etrafında yürüttüğü güdük muhalefeti ile her seferinde kapitalist pazarlık masasında daha geri adımlar atarak görüşmeleri yürüttü. Syrizanın zaten keskin söylemler ardında gizli olan liberal reformist karakteri AB kapitalistleri tarafından çoktan fark edilmişti. Daha hükümet olmadan Selanik Programı’nı sulandıran,sermaye ile barışığız diyen hatta “biz kesinlikle komünist değiliz” diyen Syriza zaten AB kapitalistleri için kolay bir lokma olarak masada yerini almıştır.

Fransa’nın başını çektiği daha ılımlı, Almanya’nın başını çektiği daha sert kapitalistler oyununda şaşkına dönen Syriza AB’den atarız kozu karşısında AB’de kalmayı yıkım programı pahasına kabul etti. Bütünlüklü olarak kapitalizm, Syriza gibi işbirlikçi bir hükümet yüzünden şimdilik bir zafer kazandı. Ancak bu zaferin geçici olup olmayacağını ve yıkım programının uygulanıp uygulanamayacağını belirleyecek olansa Yunan işçi ve emekçilerinin mücadelesi olacaktır.

Yunan işçi ve emekçilerinin en büyük sorunu ise bir komünist öncü ve bir sınıf partisi eksikliğidir. Syriza’ya muhalefet eden KKE (Yunanistan Komünist Partisi) gibi çürümüş ve ulusallaşmış bir parti yada irili ufaklı Troçkist yada Anarşist örgütler yunan işçi ve emekçilerinin kaderini değiştiremez. Asıl olması gereken bugünden başlayarak Yunanistan’da bir sınıf partisini var etme savaşımı vermektir. Özgürlük ve sokak denince akla ilk gelen Avrupa ülkesi olan Yunanistan’ın mücadeleci işçi sınıfı ve emekçileri bu enerjiyi yakalayabilirlerse, sınıf partisini yaratabilirlerse işte o zaman bugün alınan yenilgi gerçek anlamda bir zafere dönüşebilir.

Ege’nin karşı yakasındaki sınıf devrimcilerinin hatta bütün dünya devrimcilerinin ortak sorunu olan Komünist öncü sorunu karşısında Yunan işçi ve emekçileri ile dayanışmayı enternasyonalist bir mücadeleyi yükseltmeyi hedeflemek ve aslında bu kazanımın sosyalizmin kazanımı olacağını görmek önemlidir. Bugünden başlayarak Yunan işçi ve emekçileri ile kurulacak bir bağ ve ortak bir mücadele yaratma görevi komünistler için zorunluluktur. Hatta sadece Yunanistan ile sınırlı kalmayarak tüm Avrupa’da uygulanmak istenen kemer sıkma programlarına karşı birleşik bir muhalefeti yaratmak önemlidir. Bu gün Avrupa genelinde yaratılacak böylesine güçlü bir sınıf birliği ile kapitalizmin top yekün saldırısına cevap verilebilir. Avrupa genelinde kazanılmış hakları kaybetmemek için yürütülen güdük savunma pozisyonu yerine kapitalizme karşı güçlü bir saldırı pozisyonuna geçilebilir.

Ayrıca Yunanistan işçi ve emekçilerini bekleyen bir diğer tehlike ise Altın Şafaktır. Kapitalistlerin elinde bir koz ve oyuncu olarak Altın Şafak durmaktadır. Krizin derinleştiği koşullarda Altın Şafak gibi gerici ve faşist güçlerde yükselişe geçerek Sermaye Diktatörlüğünün yıkılmasına karşı bir sigorta görevi görürler. Kapitalist efendilerinin emir vermesi için sırada beklerler. Yunan işçi sınıfı bu tehlike karşısında şimdiden hazırlıklı olmalıdır.

page_altin-safak-partisi-3-kisiye-tahliye-1-kisiye-tutuklama_860623339

Syriza ihanetinden çıkarılacak en önemli derslerden biri de HDP’nin %13 ile barajı geçmesinin ardından giderek sınıf içinde büyüyen parlamentarizm zehrine karşı mücadeleyi yükseltmek olmalıdır. Syiriza bize bir kez daha ufku burjuva demokrasisi ile sınırlı olan liberal reformist yaklaşımların işçi sınıfına ve emekçilere bir şey veremeyeceğini kanıtlamıştır. Asıl olan sosyalizm mücadelesini yükseltmek ve her türlü sistem içi çözüm arayışı ile mücadele etmektir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*