Dünyada olduğu gibi Fransa’da da 1 Mayıs pandemi salgınının gölgesinde gerçekleşti. Fransa’da 17 Mart’tan bu yana sokağa çıkma yasağı yaşanıyor. İşçiler hariç herkese uygulanan bu yasak 1 Mayıs’ta işçilere de sokağa çıkıp eylem yapmak yasaklandı.
Fransa solunda ağırlığı oluşturan CGT ve Komünist Parti bu yasağı baştan kabullenerek işçilerin kitlesel bir Mayıs kutlamasını engelemiş oldu. Tabiki pandemiyi gözeterek sağlık ve sosyal mesafeyi koruyarakta eylem organizasyonlarını yapmanın yol ve yöntemlerine yönelmediler. Diğer sendika, parti ve örgütler de bu yasağı kabullenerek devletin çizdiği sınırları aşmadan kutlamanın yol ve yöntemlerini aramaya başladı. Daha küçük ama sistem karşıtı guruplarda bu genel geri çekilme havasından etkilendiler çok sınırlı bazı mahaleler dışında 1 Mayıs’ı evlerin balkonlarından ve internet üzerinden yapılan çağrılarla kutlandı. Fransa’da ki kutlamaların merkezi şehri Paris’te Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi dışında Paris’in merkezi meydanlarından biri olan Place de la Republique başka çağrı yapan olmadı. Genel olarak sokağa çıkmalarda küçük guruplar şeklinde semtlerde geçekleştildi. Bu da istenilen yaygınlıkta olmadı. Bunun en önemli nedenlerinden biri Fransa solunun ana gövdesini oluşturan CGT, Komünist Parti, SUD ve SOLİDER Sendikası ve bunlarla iç içe geçen NPA(anti kapitalist parti) Lütte Ouvriere gibi işçi sınıfının içerisinde etkin bir rol oynayan parti ve sendikaların sınıf mücadelesini hakların korunması perspektifini aşamayan kapitalist sistem ve onun en gelişkin yönetim aygıtı olan burjuva demokrasisini yıkma perspektifinden yoksun bu yapılar pandemi sürecinde işçilerin sağlığını koruma perspektifinin ötesine gidemediler.
Ciddi anlamda çalışmama hakkını kulanma çağrısı bile yapamadılar. İşçi sınıfının mücadelesi zemininde hızlı bir şekilde insan sağlığı zeminine kaydı. Fransa’da bu zemin bazen örtülü ama böyle dönemlerde açıktan sınıf mücadelesininin yerine hümanizm doğalında geçiyor ve burdan burjuva devletle kesişi veriyor. Bu zayıf yan bu tarihsel dönemde kapitalizm karşıtlığı yerine insanlığın salgına karşı korunması gibi mücadeleyi fululaşıran bir zemine kayılması ve bu perspektifin içerisinde 1 Mayıs’ın ele alınması çok yönlü sıkışma yaşayan burjuva devletin elini rahatlatmış oldu.
Geçen 1 Mayıs’tan bu yana onlarca saldırıya maruz kalmış işçi sınıfı buna karşı 50 günlük uzun soluklu genel grev ve direnişler gerçekleştirdi ve buna ragmen bir çok hakkını kaybeti.
Pandemi süreci hızlı bir şekilde çalışanlara dogru yayılırken ve bir çok şirket şimdiden işçi çıkaracagını ve yaz tatillerini iptal edecegini açıkladı. İşçi sınıfını hem bugünden bu virüse karşı sınıf olarak korumanın mücadelesini geliştirirken bir yandan da yeni ve daha sert mücadele dönemine hazırlama perspektifiyle bu 1 Mayıs ele alınmalıydı.
Bu pandemi sürecinde sağlık alanında hem lojistik/nakliyat/ulaşım hem de gıda tüketim organizasyonunu işçi sınıfı bizat kendisi organize etti. Bu güç ve birikime sahip oldugunu çok net göstermiş oldu. Bu süreci organize eden işçi sınıfı kendi bir Mayıs’ı da bir sınıf dayanışması ve mücadelesi günü olarak organize edebilecek birikime sahiptir. İşçi sınıfının bu gücünü ve birikimini bilince çıkaramayan reformistler kendini burjuva ve küçük burjuva humanizmle sınırladı. Bu 1 Mayıs’ı evlere hapsetmiş oldular. Bilerek yada bilmeyerek burjuva iktidarın sokağı bir süre daha kontrol etmesini sağlamış oldular.
Herşeye rağmen küçük guruplar halinde de olsa sokaga çıkma kararlığını göstereren onlarca eylem gerçekleşti.
Sabah saat: 10 da Place de la Republıque meydanın da Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi de fiili bir eylem gerçekleştirdi. Burjuva despotik demokrasisinin maskesini de düşüren bu eyleme eylemci başına nerdeyse 50 polis gelmişti ve eyleme 5 dakika bile tahamül edemediler.
Eylem alanında kapitalist devletin asıl amacının insanların sağlığı değil sokağın hakimiyeti oldugu çok daha net bir şekilde ortaya çıktı. Eylemciler virüse karşı maske ve eldiven bir buçuk metre mesafe kararını polis saldırısına ragmen korudu. Devlet ise alana yüzlerce polisle gelmişti ve nerdeyse yüzde sekseninde maske yoktu, eldiven yoktu, bir buçuk metre devletin koydugu sosyal mesafe sınırını bizzat devletin kendi polisi hiçe sayarak alana müdahale etti.
Eylemcileri karakola götürürken gözaltına aldıgı beş eylemciyi aynı ringe koyarak kendisi ihlal etmiş oldu. Karakolda sorgu sırasında yine bu fizik mesafe kuralı ihlal edildi. 1 Mayıs eylemcilerini koydukları hücreler belki de aylardır temizlenmemiş tuvaletler, tuvaletlerde kulanacagı tuvalet kagıdı bile yere indirilmiş ve 8 metre kare de camı dahi olmayan hücreye 4 kişiyi koyarak hijyen kuralarını da yok sayarak ne kadar iki yüzlü oldugunu göstermiş oldu.
Bütün bunlar gösteriyor ki burjuva devletin asıl hedefi insan sağlığı değil, sermayenin sağlığı ve güvenliği ve mutlak hakimiyeti. Çünkü burjuva devlet bundan sonraki sürece şimdiden hazırlanıyor. Buna da sokağı kontrol altına alarak başlıyor. Bu hakimiyeti kırmak için işe gidip risk alarak üretimin devamlılığını sağlayan işçiler için aynı zamanda haklarını korumanın yolu sokağın kontrolünü eline almaktan geçiyor.
Paris’te Grev ve Direnişlerle Daynışma Komitesi’nin gerçekleştirdiği gösteride gözaltına alınan 5 kişiden, üçü daha sonra serbest bırakıldı. İkisine devlet tarafından dava açıldı.