Home » DİRENİŞ ÇADIRI » Migros Depo, Farplas ve EnerjiSA işçilerinin hatırlattığı: Üretim ve emek toplumsallaşmışsa, her işçi direnişi de toplumsallaşabilir

Migros Depo, Farplas ve EnerjiSA işçilerinin hatırlattığı: Üretim ve emek toplumsallaşmışsa, her işçi direnişi de toplumsallaşabilir

Sendikalaştıkları ve Tes-İş’ten Enerji-Sen’e geçtikleri için Sabancı Holdinge bağlı EnerjiSA şirketi tarafından işten atılan 100 enerji işçisinin direniş ve eylemleri sürüyor. Ankara Enerji Bakanlığı önünde toplanıp eylem yapan işçiler, hemen her gün gözaltına alınıyor.

Migros Depo işçilerinin ve Farplas işçilerinin toplumsallaşmış eylem hattından esinlenen Enerji-Sen, Sabancı Holding’in tüm şirketlerinde eylem çağrısı yaptı. Enerji-Sen’in Ankara ve İstanbul’daki eylemlerine destek veren İnşaat-İş ve DGD-Sen de, Sabancı Holding’e bağlı Carrefour mağazalarında eylem yaparak, Sabancı Holdingi teşhir etti, boykot çağrısı yaptı.

Sabancı Holding’in içinde veya önünde eylem yapılabilecek diğer şirketleri arasında TeknoSA, Akbank, Sabancı Üniversitesi ve tabii ki holding genel merkezi var.

Daha önce Migros Depo işçileri, direnişlerini Esenyurt Depo önünde beklemekle sınırlamayıp, Migros’un sahibi Tuncay Özilhan’ın yöneticisi olduğu TÜSİAD önünde, Özilhan’ın sahibi olduğu Anadolu Holding merkezi önünde ve Tuncay Özilhan’ın villasının önünde eylemler yapmışlardı. DGD-Sen’in çağrısıyla, Migros mağazalarının içinde de sayısız eylem yapılmış ve Migros boykotu oldukça yaygınlaşmıştı. Özilhan, Esenyurt Depo işçilerini geri alıp ücret artışı istemlerini kısmen karşılamasaydı, Migros Depo direniş ve boykotu, Özilhan/Anadolu Grup’un ortağı olduğu Coco-Cola, Efes Pilsen gibi markalara doğru da yayılacaktı.

Farplas işçileri ise, Farplas’ın bağlı olduğu Fark Holding genel merkezi önünde, Fark Holdingin sahibinin özel villasının önünde, ve Farplas’ın tedarikçisi olduğu Toyota fabrikasının önünde eylemler yaptılar.

Bunun daha zayıf bir örneği de, Uğur Tekstil tarafından işten atılan işçilerin Uğur Tekstil’in tedarikçisi olduğu büyük uluslararası marka Zara’yı uluslararası IndustryAll sendikası üzerinden zorlamaya çalışmasıydı.

Migros Depo, Farplas ve EnerjiSA işçilerinin bu eylem tarzı, önemli bir gelişmeye işaret ediyor ve bunu gelenekselleştirmeye başlıyor:

Bir yanda sermayenin holdingler, şirket zincirleri, tedarik zincirleri ile toplumsallaşması. Diğer yanda üretim ve emeğin toplumsallaşması.

Bu çerçevede, belli holdingin, şirketler grubunun, tedarik zincirinin salt bir halkasında olan direniş bununla sınırlı kalırsa, etkisi minimuma iner. Ama tersine, grev ve direniş yapılan şirketin ileri ve geri bağlantı halkalarına, şirketin bağlı olduğu Holding merkezine ve o Holdinge bağlı olan diğer şirketlere, şirketin bir halkası olduğu tedarik zincirinin daha büyük halkası olan markalaşmış şirketlere yayılırsa direnişin etkisi de artar. Özellikle tedarikçi şirketlerin bağlantılı olduğu Toyota, Zara gibi markaların hedeflenmesi, direniş yapılan şirketin bağlı olduğu Holding’in hedefe konulması, ve bu holdinglere bağlı Migros, Carrefour, TeknoSA gibi markalaşmış mağaza zincirlerinde yapılan eylemler bu açıdan daha etkili, ses getirici olabiliyor.

Bu üretimin ve emeğin toplumsallaşması çerçevesinde, tek bir halkayla sınırlı kalmaması gereken işçi grev ve direnişlerinin de toplumsallaşabilmesi, hem sermayeye verdiği rahatsızlığı genişletmesi hem de direnişlerin toplumsal olarak gündemleşmesi ve eylemli destek-dayanışma halkalarını büyütmesi ve günümüz sermaye birikiminin çok önemli bir bileşeni olan “sembolik sermayeyi” (marka değeri, müşteri kapasitesi vd) hedefe koymasıyla, çok önemli bir eğilime işaret ediyor.

Çünkü sermaye her yerdeyse, işçiler de her yerde! Şirket ve tedarik zincirleri nasıl uzayıp gidiyorsa, her yerdeki işçilerin de emekleri o kadar birbirine bağlanıyor ve toplumsallaşıyor. Bu sayede, bir şirket ve tedarik zincirinin bir halkasının bir parçacığıyla sınırlı kalabilecek bir işçi direnişini bile, toplumsallaştırmak, destek ve dayanışma haklarını genişleterek “sınıfa karşı sınıf savaşımı” haline getirmek mümkün.

Marksist geçinen çoğu aydının bile unuttuğu ve yok saydığı bir gerçeği, işçiler hatırlatıyor: Üretimin ve emeğin toplumsallaşması. Günümüzde üretim ve istihdam ne kadar parçalanmış görünse de, aslında holdingler, sermaye grupları ve tedarik zincirleriyle her zamankinden fazla toplumsallaşmış olduğu. Ve işçi direnişlerinin bu temelden daha güçlü bir toplumsallaşmış proletarya temeline oturabileceği!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*