ASF boyunca, pek çok konuşma yapıldı.
Sermayenin dünya çapında bir üst düzeye sıçrayan saldırılarının; sivri uçlarından biri “kamusal alanın” tümden ve hemen tasfiye edilmesi olduğundan; ve dünya çapındaki bu saldırıyı; eylemli, kitlesel bir tepkiyle karşılayacak olanlardan birinin de, Türkiye’deki emekçi memurlarlar olacağından; aralarında sınıf dayanışmasını geliştiren emekçi memurların, bu dayanışmayı gelişen savaşım ihtiyaçlarına göre değilse de, diğer memur konfederasyonlarına göre, en ileriye götürebilen ilişkisi, örgütlülüğü KESK olduğundan; tüm bu konuşmaların içerisinden, KESK’in konuşmalarını seçiyoruz…
KESK’in, ASF içindeki konuşmalarının tümünü de değil; sadece ikisini; onları da neredeyse hepten cımbızlayarak, alıyoruz:
KESK Genel Başkanı konuşuyor; 2 Temmuz: “(…) ETUC ve Türkiye’den ETUC üyesi konfederasyonlarla birlikte yapılan seminerde, Türkiye’de sosyal diyalogun tek yanlı işlediği, ortaya çıktı. Böylece, sosyal diyalog, emekçileri vuran bir silaha dönüştürüldü. Sosyal diyalog anlayışı, çözülüyor. (…)”
KESK Genel Sekreteri konuşuyor; 3 Temmuz; Taksim Gezi Parkı’na yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasından: “(…) Küresel kapitalizmi de, neoliberal politikaları da, krizleri de tarihin çöplüğüne göndereceğiz! Bunun koşulu; sermayenin küreselliğine karşı, emeğin küreselliğini oluşturmak. Bu topyekün saldırıya karşı topyekün durmak. Dünyanın bütün coğrafyalarında, emek sömürüsünün olduğu her yerde, karşı duracağız! Emek sömürüsüne, kapitalizme ve onun insanlığı krizden krize sürükleyen politikalarına karşı durmanın yolu, insanı öne çıkartmaktan geçiyor. İnsanın sosyal etkinliklerini öne çıkartmaktan geçiyor. En önemlisi, insanların eşitliği fikrini yükseltmekten geçiyor. (…) Sorunlar ortaklaşmıştır, çözümler de ortaklaşmalıdır. Emekçilerin ortak mücadelesini yükseltmek dışında bir seçenek yoktur! (…) Bizler bu ülkeden, savaşı, emek sömürüsünü, etnik ayrımcılığı söküp atmaya kararlıyız! (…) Sömürüsüz, savaşsız bir dünya istiyoruz! (…)”
İşçi, emekçi memur okurlarımız; neden bu iki konuşmayı cımbızlayarak seçip, arka arkaya koyduğumuzu, şıpınişi anlamışlardır. Yine de biz, diğer okurlarımız için; ilk okuyuşta hemen “anlayamayabilecek” okurlarımızı zahmetten kurtarmak için, özüne ilişkin olarak, açıklamaya çalışalım.
KESK bürokrasisi, yıkılacak!
Genel Başkanı da, Genel Sekreteri de; onların da içinde yer aldıkları KESK bürokrasisini de; hiçbir koşulda, hiçbir şekilde onaylamıyoruz; reddediyoruz! KESK bürokrasisi, sermayenin işçi sınıfı, işçileştirilen emekçiler içindeki, işçi ve memurlara savaş açmış; saldırgan mevzilerinden biridir. İşçi sınıfının ve işçileşen memurların sınıfsal, toplumsal ihtiyaçlarını, taleplerini ve eylem ihtiyaçlarını, eylem istek ve basınçlarını ezme, dağıtma, sermayenin ihtiyaç ve çıkarlarına bağlama aygıtıdır. KESK bürokrasisi, işçi sınıfının ve işçileşen memurların, sınıf düşmanıdır. KESK’in, sınıfımızın gelişen savaşım ihtiyaçları doğrultusunda; baştan sona yıkılıp yeniden ve çok daha gelişkin, işçi sınıfının örgütlü örgütsüz tüm kesimleriyle, doğrudan dolaylı çok yönlü bağlantılar kuran, işçileşen memurların tümünü kapsama alanına alan, tümünün kitlesel, kolektif, militan sınıf dayanışması ilişkisi olarak, kurulma savaşımının, hedefe çaktığı, bir düşmandır. KESK bürokrasisi de; varolan tüm sendika bürokrasisi gibi; onlarla birlikte, yıkılıp ezilecek; sınıfın içinden yeniden oluşması, kesinkez ve zorla engellenecek!… KESK bürokrasisiyle işbirliği içinde olanlarla da; onu indirip yerine geçmeye heves edenlerle de, aynı şekilde, hesaplaşılacak…
Hala KESK bürokrasisinden beklenti içinde olanlarla da! Ancak bu hesaplaşma; kuşkusuz, KESK bürokrasisiyle hesaplaşma gibi olmayacak! Onlara; beklentilerinin, bağımlılık olduğu; bu bağımlılığı, ne yazık ki, kendilerinin sürekli yeniden ürettiğini, böylece KESK bürokrasisini de kendi elleriyle sürekli yeniden ürettikleri, sürekli ve yoğunlaştırılarak anlatılarak, pratikte gösterilerek; bu bağımlılık ilişkisinden özgürleşmeleri yönünde; sınıfsal iç çelişkileri, derinleştirilerek, destek olunacak. KESK bürokrasisine karşı da, sendikal bürokrasiyi ortadan kaldıracak ve kendileri içinden yeniden oluşmasını engelleyecek şekilde; alanları içinde öncüleşmelerinin koşul ve hızı, arttırılacak. Sınıfsal, kitlesel, toplumsal ilişki ağlarını geliştirmeleri, bütünleştirmeleri; sınıf bilincini, kolektif işçi bilincini, kendi mücadeleci yaşamlarının deneyimleriyle oluşturmaları, içselleştirip geliştirmeleri, kolektivize etmelerinin olanakları büyütülecek, fırsatları değerlendirilecek. Kolektif işçi bilinciyle birlikte; işçi sınıfının savaşım kapasitesini bir bütün olarak büyütmenin, kanallarından biri olarak; başlangıçta (KESK’in kuruluşuna giden kitlesel, militan, kolektif mücadele süreci) olduğundan çok daha nitelikli ve ileri düzeyde; gerek tek tek, gerek öncü işçiler kesimi olarak, nitelik ve nicelikçe alabildiğine geliştirerek; çok yönlü, bütünsel donanımları (işçi sınıfının neferi olma bilinci, gözünü budaktan sakınmazlık, kendisini tüm toplumsal ilişkileriyle -eş, çocuk, aile, işyeri, işyeri çevresindeki fabrika işçileri, komşular, semt, ülke dışındaki tanıdıklar, ülke dışındaki işçiler, ülke dışındaki sendikalar, G-68’i protesto edenler, … Bu ilişkiler, kendilerinden başlayıp, sermayenin küremizi kavurması nedeniyle nesli tükenmekte olan kutup ayılarla ilişkiye kadar gider-, komünist bir ufuktan, işçi sınıfının sosyalist iktidarı ve gelişkin bir sosyalizmin kurulması hedefiyle, bütün olarak sınıf mücadelesine adamak) edinmesinin koşullarını gelişecek, gelişmesi sağlanacak…
KESK içindeki devrimcilerle de, hesaplaşılacak! Bu hesaplaşma; KESK içindeki devrimcilerin, tümüyle dayanışma içinde olduğumuz, KESK bürokrasisine karşı mücadele etmelerine karşın; kendilerini; işçi sınıfının ve işçileşen memurların savaşım ihtiyacına, bunun için zorunlu savaşım kapasitesine ve gerçekliğine uygun düşecek, çok daha gelişkin, güçlü, militan, ülke-bölge-dünya çapında “ses getiren” ve sonuç alıcı, yeni bir “KESK” için, mücadele etmekten çok; var olan KESK’i, varolan KESK bürokrasisini defederek, olduğu gibi yeniden üretmekle sınırladıkları için, ikna temelinde, yapılacak, yapılıyor… Var olan KESK’ten kopma ihtiyacı derinleştirilip, büyütülüp, güçlendirilerek; kopma eğilimi güçlendirilip çoğaltılarak; kopabilenlerle, birlikte yürünecek…
Sen bittin KESK! Hoş geldin KESK!
KESK’in ASF içinde yaptığı konuşmalardan, seçip cımbızlayarak, arka arkaya koyduğumuz iki konuşma, (konuşanların, sınıf mücadelesinde hangi sınıfın kimliğini, kişiliğini, ilişkilerini, mevzisini, örgütlülüğünü, mücadelesini, bilincini, ruhunu, rüyasını, hedefini vb. temsil ettiklerinden tümüyle bağımsız olarak) neyi anlatıyor?
KESK’in içindekinden başlayarak, dünya çapında gelişen ve bugün, bir üst düzeye sıçrayarak, keskinleşen, sınıf mücadelesini, anlatıyor. (Tersinden de, söylenebilir).
KESK’in içinde, birbirine uzlaşmaz karşıt; iki sınıf olduğunu, anlatıyor: Sermaye ve işçi sınıfı.
KESK’in içinde; uzlaşmaz karşıt sınıfların; sermaye ve işçi sınıfının; sınıf mücadelesinin hemen tüm yönlerini (teorik, stratejik, programatik, ekonomik, siyasal, toplumsal, örgütsel/sendikal, ideolojik, kültürel, pratik vb.) kapsamaya başladığını; bunları bütünleştirmeye başladığını, anlatıyor. KESK içinde, işçi sınıfı ve sermayenin, mücadele içinde, ayrıştığını, anlatıyor.
KESK’in içindeki sınıf mücadelesinin, son derece keskinleştiğini, anlatıyor.
KESK’in, birbirinin sınıf düşmanı, iki KESK olduğunu, anlatıyor.
Birbirine uzlaşmaz karşıt, bu iki konuşmadan biri; işçi sınıfını ve işçileşen memurları; sermayeye hiç dövüşmeden tam teslim olmaya; kendini sermayeye teslim etmeye; sınıf işbirlikçiliğine, çağırıyor.
Birbirine uzlaşmaz karşıt, bu iki konuşmadan biri; işçi sınıfını ve işçileşen memurları; sermayeye karşı savaşımı süreklileştirmeye, geliştirmeye, sonuç alıcı hale getirmeye; ülkeden başlayarak, bölgede ve dünyada, sosyalizmi kurmaya çağırıyor.
Birbirine uzlaşmaz karşıt sınıfların, birbirine uzlaşmaz karşıt bu iki çağrısı arasındaki, sınıf savaşını; hangisinin kazanacağını; hangisinin hangisini susturmakla kalmayıp; ses çıkaramaz hale getirmekle kalmayıp; bırakalım ses çıkarmayı, nefes alamaz hale getirmekle kalmayıp vb., “halledeceğini”; hızlanan zamanların, hızlanan mücadelesinin, hızlanmak zorunda olan öncü işçilerinin, çok daha hızlanıp yoğunlaşmak zorunda kalan kolektif çabaları, belirleyecek…
KESK: Bitti!…
KESK: Yeniden; çok daha proleter, güçlü, militan, kolektif, dayanışmacı vb. olarak, yeni başlıyor!
KESK: Sen bittin!
KESK: Hoş geldin!