Aydın, sanatçı, yazar ve siyasetçiler polisin tüm yetkilerini genişleten “İç Güvenlik Paketi”ne karşı tek yürek oldu. “İç güvenlik paketiyle Türkiye bir çocuk mezarına dönüşecek” uyarında bulunan aydın, sanatçı, yazar ve siyasetçiler, bu paketi engellemek için acilen harekete geçme çağrısında bulundu.
Akın Birdal, Kadir İnanır, Melda Onur, Meltem Cumbul, Menderes Samancılar, Meral Danış Beştaş, Murathan Mungan, Mücella Yapıcı, Sebahat Tuncel, Şebnem Korur Fincancı’nın da aralarında olduğu aydın, yazar ve sanatçıların çağrısıyla, İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Polisin yetkilerini arttıran ve polis cinayetlerinin yasal alt yapısını hazırlayan iç güvenlik yasasını durdurma çağrısının da yapıldığı toplantıda, zulüm ve baskıya karşı birlik olma zamanı olduğu vurgusu yapıldı.
Hava muhalefetinden dolayı bazı çağrıcıların katılamadığı toplantıda, HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, SDP MYK Üyesi Ufuk Göllü, sanatçı Pınar Aydınlar’ın yanı sıra çok sayıda, siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi ve hukukçu katıldı.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, HDP Milletvekilli ve HDK Eşsözcüsü Sebahat Tuncel, Akın Birdal, Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Mimar Mücella Yapıcı konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerin aileleri ve Amed’de katledilen Abdülkadir Çakmak’ın babasının imzacılar arasında yer aldığı ortak açıklama okundu.
Basın toplantısında ilk olarak söz alan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, “Darbe dönemlerini anımsatan bir yasal düzenlemeyle karşı karşıyayız” dedi. Dün Cizre’de 14 yaşında bir çocuğun polis tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken Beştaş, “Geçtiğimiz hafta da polis yakın mesafeden 4 kurşunla Abdülkadir Çakmak’ı öldürüldü. 3 gün önce dosyaya gizlilik kararı verildi” dedi.
‘PAKET 6-8 EKİM’DEN ÖNCE HAZIRLANDI’
Hükümetin 6-8 Ekim Kobanê eylemlerini bahane ettiğini hatırlatan Beştaş, “Hükümetin IŞİD çetesine verdiği desteği protesto etmek için insanlar sokağa çıktı. Ancak hükümet bu mesajı almak yerine İç Güvenlik Paketi ile bir mesaj verdi. Hükümet Türkiye’nin batısında sessizlik istiyordu. Bu paket 6-8 Ekim olmadan önce yapılan bir pakettir. Bu gerekçe kamuoyunu yanıltmak için yapıldı” diye konuştu.
“Hükümet 2002’den beri torba yasalarla hayatımıza yön vermeye çalışıyor” diyen Beştaş, pakete ilişkin bilgi verdi: “Polise araç arama, gözaltı yetkisi veriyor. Bu paketle savcıya haber vermeden 48 saat gözaltı yetkisi veriyor. Gözaltında kayıpların tanığıyız. Bu paket polise sınırsız insanları durdurması, arama yapması, gözaltına alması yetkisi veriyor. Toplumsal gösterilerde kimyasal boyaları yasalaştırıyor. Polise kendisine mukavemet olduğu iddiasıyla insanları öldürme yetkisi veriyor. Bu yeni Ümit Kurtlar, Berkin Elvanlar, Abdülkadir Çakmaklar demek. Havai fişek, sapan, bilye bulunan insanlara öldürme yetkisi veriyor. Bu paketin getirdiği tehlikeler çok büyük. Yaşam alanlarımızı, soluk borularımızı tıkayan bir paket olma özelliği taşıyor. Türkiye halklarının hep birlikte bu paketi engellemesi gerekiyor.”
‘TOPLUM TEHDİT ALTINDADIR’
Şebnem Korur Fincancı ise, iç güvenlik paketinin Birleşmiş Milletler’in (BM) İşkenceye Karşı Sözleşme’deki işkence tanımına birebir uyan bir durum olduğuna dikkat çekti.
“Toplum öldürülmekle, hapsedilmekle tehdit edilmektedir” diyen Fincancı, bu paketle hükümetin amacının toplumu sindirme, korkutma ve evine kapatmayı amaçladığını söyledi. Uluslararası bütün kurumlara bu işkence yasasına karşı ses çıkarma çağrısı bulunmak gerektiğini belirten Fincancı, “Biz bu yasaya izin veremeyiz ve ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. En büyük katılımla bu yasaya karşı mücadele etmek zorundayız. Değil 48 saat 48 saniye bile yargının unsurlarıyla görüştürülmeden, avukatı olmandan bir insanın gözaltında tutulmaması ve ifadesinin alınması mümkün değil. Yıllardır bunun için mücadele ediyoruz. Bu hakkı geriye alma şanları olmasın diye mücadelemizi büyütmek zorundayız” dedi.
‘TÜRKİYE ÇOCUK MEZARLIĞINA DÖNÜŞÜYOR’
Akın Birdal ise bu toplumun vicdanı olan, ezilenlerden, emekçilerden yana olanların bu iç güvenlik Paketine karşı bir arada olması gerektiğini altını çizdi. “Toplumun ve halklarımızın gereksinimi böylesi bir iç güvenlik paketi midir? Bu toplumun gereksinmesi için mi çıkarılıyor yoksa devletin güvenliği için mi çıkarılıyor?” diye soran Birdal, “Türkiye çocuk mezarlığına dönüşüyor. Çocukları öldürüyorlar. Yoğun bir gözaltı ve tutuklama operasyonu sürüyor. Yolsuzluklar ve hırsızlıklar aklanıyor” diye konuştu.
‘BU GİDİŞATA YA DUR DİYECEĞİZ YA HER ŞEYİMİZİ KAYBEDECEĞİZ’
Son derece vahim günlerden geçildiğini ifade ederek sözlerine başlayan Mücella Yapıcı şunları ifade etti: “Her gün bir çocuğumuz öldürülüyor ya da bir gencimiz öldürülüyor. Ve bunlar ne yazık ki sanal medyada iki gün konuşulduktan sonra unutulup gidiyor. Dillerinden düşüremedikleri Kobanê ve Gezi direnişlerini bahane ederek, çıkartılan iç güvenlik yasası yeni türemedi. Tıpkı AKP gibi 12 Eylül 1980 zihniyetinin bir devam ürünüdür.”
Bıçağın çocuklara dayandığını hatırlatan Yapıcı, “Halen Berkin’in, Ethem’in, Ali İsmail’in katili ortada yok. Bu bir gözdağıdır hepimize. Haziran’da, Gezi’de, Kobanê’de, Yırca’da sesi çıkan topluma itiraz eden, hayır diyen toplumun sesinin bastırılmasıdır, toluma gözdağı verilmesidir. Buna ya hep beraber hayır diyeceğiz. Ya da bütün çocuklarımızı, geleceğimizi, her şeyimizi kaybedeceğiz” diye konuştu.
Yapıcı emeği, yaşamı, çocukları, geleceği korumak için bir an önce gerçekten topyekun ses çıkarmamız gerekir. Ben sırtımda büyük bir vebal taşıyorum. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimizi” diye konuştu.
‘YENİ BİR YAŞAM MÜMKÜN’
HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, “Kürtler, sosyalistler, kadınlar bu ülkede tehdit unsuru olarak değerlendiriyor. Bir kamuoyu oluşturuyor, arkasından da yasasını çıkartıyor” dedi.
Erdoğan’ın yaptırdığı Ak Saray’a dikkat çeken Tuncel, şöyle konuştu: “Kendilerine sadece saray yapmadılar, sarayların içinde kendilerini koruyacak bir hukuk düzeni yaptılar. Kendi iktidarı için bütün toplumu potansiyel tehdit olarak gördüler.”
HDP olarak bir kanun teklifi hazırladıklarını bildiren Tuncel, “Bu teklifimizde kamunun ne olduğunu yeniden tanımlıyoruz. Kamu halktır, bireylerdir, halkın özgürlükleri güvende değilse orada kamudan bahsedemeyiz” dedi.
“Bugün sessiz kalırsak yarın yanımızda kimse kalmayacak” diyen Tuncel, “AKP’nin ruhu baskıcı, faşizan bir ruhtur. Bunu her yerde görüyoruz. Ancak başka bir yaşam, başka bir Türkiye, başka bir dünya mümkün. Demokratik bir Türkiye mümkün. Yeni bir ruhla özgürlükleri hayata sokabiliriz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından ise öneriler bölümüne geçirilerek siyasi partilere teker teker söz verildi.
ANF