Meslek hastalıkları kaynaklı ölümleri de raporumuzda diğer nedenlerden dolayı ölümler başlığı altında değerlendirdik. Çünkü verilerimiz bu konuda çok kısıtlı. Elimizdeki bilgiler ışığında 2015 yılının ilk altı ayında yaşamını yitiren 794 işçinin sadece 8’i meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu da yüzde 1 oranına tekabül ediyor. Kırım kongo kanamalı ateşi, sıtma, arı sokması, akciğer ve sindirim rahatsızlıkları sonucu yaşanan 8 ölümün resmi olarak meslek hastalığı kabul edilip edilmeyecekleri bile bir muamma…
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre dünyada her yıl 160 milyon insanda çalışmaktan kaynaklı hastalık meydana gelmektedir. Her yıl 1 milyon 950 bin kişi meslek hastalıklarına bağlı yaşamını yitirmektedir. Bu sayılar tanı koyulan meslek hastalıkları veya meslek hastalığına bağlı ölümler olmayıp tahminidir.
Her bin işçi için yılda 4 ila 12 yeni meslek hastalığı olgusu beklenmektedir. Yani Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin ila 360 bin arasında işçi meslek hastalığına yakalanmaktadır. Türkiye’deki ortalama çalışma sürelerinin uzunluğu, güvencesiz ve esnek çalışmanın yaygınlığı göz önüne alındığında beklenen yıllık meslek hastalığı sayısının 300 binin üzerinde olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye’de SGK verilerine göre meslek hastalıkları yıllık tanı sayısı beş yüzün dahi altında kalmaktadır.
Yine ILO verilerine göre meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş cinayetlerine bağlı ölümlerin yaklaşık 5-6 katı düzeyindedir. Türkiye’de her yıl en az bin 500 işçi iş cinayetlerine bağlı yaşamını yitirdiğine göre en az 10 bin işçi meslek hastalığına bağlı can vermektedir. SGK verilerinde ise Türkiye’de bir yılda meslek hastalığına bağlı ölüm en fazla iki elin parmakları kadar olmaktadır. ILO’nun tahminlerinin SGK verileri ile karşılaştırılması, Türkiye’de meslek hastalıkları tanı sisteminin olmadığının kanıtıdır. Türkiye’nin sağlık sisteminin yapısı meslek hastalıklarına tıbbi tanı konulabilmesini mümkün kılmadığı gibi çalışma hayatının özellikleri de meslek hastalıklarının saptanmasını engellemektedir. Meslek hastalığı tanısı almak için onlarca hastane ve resmi kurum başvurusu yapıp yıllarca beklemek gerektiği gibi tanı almak çoğu zaman işsizlik tehdidini göze almak anlamına gelmektedir.
İşe bağlı hastalıklar, ‘iş’in tüm aşamalarının organizasyonunun insanı merkeze alan bir yaklaşımla düzenlendiği bir emek sürecinde, aynen iş cinayetlerinde olduğu gibi tamamen önlenebilir. Meslek hastalıkları ile mücadelede mevcut yapıda tanı sisteminin etkinleştirilmesi, hukuki kazanımlar ve tanı sonrası mesleki rehabilitasyon gibi tüm aşamalar emeğin taleplerinin yükseltmesiyle mümkün görünmektedir. ‘Tehlike’yi merkeze alarak, örgütlenerek önlemeyi yöntem haline getiren bir işçi mücadelesi çalışırken hastalanmamak için zaruri görünmektedir.