Home » DİRENİŞ ÇADIRI » Fransa’da genel grev genel direnişe doğru: İçeriden notlar

Fransa’da genel grev genel direnişe doğru: İçeriden notlar

Fransa’da emeklilik yasasına karşı 9 Ocak’ta başlayan sokak gösterilerine yaklaşık 400 bin kişi katılmıştı. Fransa’da çok sık karşılaştıgımız bir gösteriydi. Neoliberal Macron hükümeti bu gösterileri daha önceki saldırılarında elde ettigi başarının gücüyle önemsemedi ve önceki yasa çıkarma süreçlerinden daha farklı bir taktik izleyerek, daha saldırgan ve uzlaşmaz bir tutum aldı. Yaklaşık on yıldır sürdürdügü saldırı dalgasında çıtayı daha da yükselteceginin ip ucunu da vermiş oldu.

Bu saldırgan tavır işçi sınıfı içersinde birikmiş bir tepkiyi de açıga çıkardı. Macron hükümetinin bu saldırgan tavrı sendikaları birlikte hareket etmeye zorladı.

Sendikaların ortak oluşturdugu, aynı zamanda sendikalı olmayan ve bu yasaya karşı olanların da kendisini içinde rahat ifade edebilecegi ve eylem kararlarının alınıp örgütlenmesini de bu “inter-sendika” sistemi aracılıgıyla örgütlemiş oldu. Sektörler ve iller düzeyinde inter sendika aracılıgıyla daha geniş bir örgütlenme ağı oluşturuldu. Bu sayede işçiler içersinde sendikal bürokrasiye karşı mesafeli olan geniş bir kesim de sürece dahil oldu. Özellikle işçi sınıfının yoğunlaştığı Paris, Marsilya, Toulouse, Strasbourg, Lyon, Nantes, Bordeaux gibi büyük şehirlerde grevin etki gücünü artırmak ve yaşamı durdurmak için günlük eylem kararları bu topantılarda alındı.

Fransa’da sendikalar ve mücadele örgütleri bu tür saldırılara karşı mücadeleyi örgütlerken oldukça deneyimlidirler. Dayanma güçlerini, işçi sınıfının uzun soluklu bir direnişe hazırlık düzeyini çok iyi biliyorlar. Bu saldırıya karşı gelecek açısından altını çizmemiz gereken en önemli şey işçi sınıfının öncü kesimlerinin, ortalama ve geri bilincine teslim olmak yerine onları da kapsayacak taktikler geliştirerek grev ve blokajların uzun süreye yayılmasını başardılar. Bu süreç güçlü ve yaygın bir iç demokrasi uygulayarak gerçekleştirildi.

İkinci önemli ve altını çizmemiz gereken nokta, öncü işçiler olaganüstü bir enerji ve emek harcayarak bu süreci ördüler ve halen örüyorlar. Grev sürecini örgütlemek, çok yönlü örmek olaganüstü bir emek istiyor. Fransa da sınıf mücadelesinin kuşaklara dayanan birikimi devreye girdi. Şehir merkezlerinde, tren garlarına, metro başlarında, pazarlara kadar, 70- 80 yaşında ama gelecek kuşaklar için mücadele eden yaşlı-emekli ama devrimin işçilerinden, liselilere kadar herkesin geniş bir propaganda ve kamuoyunu sürece duyarlı hale getirmek için olagan üstü bir enerji harcandı. Keza televizyonlarda çıkan işçi temsilcileri enerjileriyle mücadeleyi açıktan sahiplenişleriyle etkileyici bir mücadele hattına katkı sundular. Greve katılımın istenilen düzeyde yükseltilemese de gerçekleşen 6. Genel Grevde katılımı üç buçuk miyon kişiye çıkarmayı başardılar. İki ay boyunca yürütülen çok yönlü bir mücadelenin etki gücü Macron hükümeti ve burjuva parlemantosu üzerinde bile güçlü bir basınç oluşturmayı başardı ve yasa meşuriyetini yitirdi. Bu basınç parlemantoda bulunan sağcı partileri bile yasaya karşı oy kullanmaya zorlamayı başardı ve Macron hükümeti parlemantoyu pas geçerek 49,03 (savaş koşularında kunlanılması için yasaya koyulan bir madde) bu yasaya dayandırarak geçirdi. Bu karar mücadelenin daha meşru bir zeminde güçlenmesini ve her tür eylemin meşrulaşmasını sağladı.

Şimdi artık Fransa’da yasaların sarayda ve parlamentoda değil sokakta yapılabileceği daha geniş çaplı idrak ediliyor. Bu yazı hazırlanırken altıncısı gerçekleşen gece eylemleri spontane bir araya gelinerek ve iletişim agları etkili bir şekilde kulanılarak sokaklara çıkılıyor ve grevdeki çöp toplama işçilerinin etkili grevleriyle çöp daglarına dönüşen çöpleri yakarak kentin merkezlerinde gece turuyla bu çöp dağlarını tutuşturularak polisin hareketi kısıtlanıyor.

Dogalında bir görev bölüşümü oluştu sabah saat dörte işçiler yolları, tren raylarını, rafineri çıkışlarını, belediye çöp kamyonlarının çıkışını bloke ediyor. Akşamlarıysa daha düzensiz, güvencesiz veya bürolarda çalışan genç işçiler, ögrenciler sokaga çıkıyor ve sokakları tutuşturuyor. Gündüz ise gar önlerinde ve işyeri önlerinde, zon endüstriyerlerde (sanayi bölgeleri) mücadeleyi örüyorlar.

Şimdi saatler her iki sınıf açısından da 23 mart perşembe gününe ayarlandı. Burda işçi sınıfının öncüleri açısından mücadeleyi bir üst aşamaya sıçratıp militanlaşarak sistemi işlemez hale getirerek geri çekilmeye zorlamak. Burjuvazi ise geleneksele umudunu baglayarak sönümlenmeyi bekliyor ama bu sefer onlar da nefesini tutmuş bekliyor.

2000’li yıllarda Fransa’ya geldigimde gösterilere katıldıgımda ürpermiştim gelecege olan güvenimi de darbeleyen bu ürperme halimin nedeni şuydu: Neredeyse işçi eylemlerinde hiç genç yoktu! Türkiye’deki mücadelede bütün yük gençlerin omuzlarındaydı, Fransa’daysa eylemlerde oldukça yaşlı bir kuşak vardı. Buna ilk tepkim şu olmuştu: Fransa’da kuşak kopması yaşanıyor, bir mücadele dönemi kapanıyor yeni bir mücadele dönemi açılacak mı bu da çok belirsizdi. 2002 yılarında başlayarak ardı arkası kesilmeyen kapitalizmin yeniden yapılanma süreci işçi sınıfı ve genç kuşakların gelecegini gaspeden saldırıların ardı arkası kesilmiyordu. Avrupanın diger ülkelerinde çok daha keskin ve yıkıcı uygulanan bu kapitalizmin yeniden yapılandırma süreçleri Fransa’da sınıf mücadelesinin gücü de hesaba katılarak daha kesintili de olsa sistematik olarak sürdü. Bu saldırılar geri püskürtülemeyince herkes giderek bunun yıkıcı sonuçlarıyla yüz yüze kalarak yüzleşmek zorunda kalmaya başladı.

Fransa’da geleceksizlik ve yaşam standartlarının altında yaşamaya göçmenler mahkum edilmişti. Şimdi herkes göçmenlerle aynı yere itilerek yaşam standartları en alttakilere doğru eşitlenmeye başladı. Yaklaşık on yıl bu durumla yaşama ve bireysel çıkışlarla içinde bulundugu durumu aşmaya çalışan genç kuşaklar şimdi orta yaşı oluşturuyor ve yeni kuşaklar bu yıkım süreçlerindeki sersemleşme halinden çıkarak alternatif arayışlara yöneldi.

2016 yılında başlayan grev ve direnişler sürecinde hızlı bir şekilde mücadelenin gençleşmesine tanık olduk genç kuşakların mücadeleye katılması sokaklardaki rutin bir yerde başlayıp bir başka meydanda biten klasik eylemlerin yerini daha renkli enerjik ve militan eylemler almaya başladı ve artık sokak gösterilerinde bankalara, sigorta şirketlerine, emlakçılara saldırılar eylemlerin bir parçasına dönüştü. 2016 yılında başlayan sarı yeleklilerle çıtayı yükselten yeni kuşaklar bugün bu grevlerin artık bir parçası ve ileriye taşıyıcısı.

Grevlerin güçlü yanlarından bahsedilirken zayıf kalan yanlarına deginmesek eksik kalmış olur. Grevin eksik yanı iş durdurmanın belirli sektörlerle sınırlı kalması. Oysaki emeklilik yaşının yüksetilmesi gibi herkesi kesen bir yasaya karşı işçi sınıfı, işçi sınıfının diğer kesimleri de enerji ve çöp toplama işçileri kadar net bir tavır koyabilseydi sonuç çok daha ileri taşınabilirdi. Örnegin ögretmenler, sağlıkçılar, metrolar, şehirler arası trenler de greve belediye işçileri düzeyinde aktif bir katılım gösterebilseydi süreci işçi sınıfının leyine çevirmek çok daha kolay olacaktı. Burada uzun soluklu bir genel greve ve iş durdurmaya işçiler yeterince hazır degillerdi. Bunun nedeni ise sol sendikaların ve siyasetlerin işçi sınıfı içerisinde, özel sektörde, örneğin otomotiv-metal gibi alanlarda, bilişim işçileri içerisinde, sistematik çalışmasının yetersizligi ve bu yasalara karşı ön hazırlık eksikleri. İşçi sınıfının iş durdurma anlamındaki katılım eksikligi belediye çöp işçileri, elektirik ve gaz işçileri, rafineri işçilerinin güçlü katılımıyla ve blokaj ve sabotajlarla güçlendirildi ve üç buçuk milyona varan üç ayrı gösteri organize edilerek bu zayıflılıklar aşılmaya çalışılıyor.

Paris/Devrimci Proletarya

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*